Ünlü halk ozanı Neşet Ertaş vefat etti. Ünlü ozan 74 yaşında İzmir’de yoğun bakımda tutulduğu hastanede yaşamını yitirdi.
İZMİR’de özel bir hastanede 15 gündür kanser tedavisi gören Türk halk müziğinin usta sesi Neşet Ertaş, sabah saatlerinde hayatını kaybetti. Sanatçı dün yoğun bakıma kaldırılarak makinaya bağlanmıştı.
Ünlü halk ozanı Neşet Ertaş İzmir’ de tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi…
SANTAÇI DOSTLARI VE SEVENLERİ NE DEDİ?
Türk halk müziği sanatçısı simlerinden olan Neşet Ertaş’ın yaşamını yitirmesi, hayranları ve sanat dünyasını yasa boğdu. Sanatçılar, Neşet Ertaş’ın ölümüyle ilgili duygularını NTV’ye anlattı.
RAHMİ SALTUK: ÇOK SIKINTI ÇEKTİ
"Yöresel sanatçılar arasında ilk beşe, belki de birinci sırada gelir. Bozlakları rahmetli babası gibi çok iyi söylerdi. Ahbaplığımız var ama Türkiye’nin hallerinden dolayı son dönemde görüşemiyorduk. 1969’da Gençlik Saati vardı Ankara Radyosu’nda ilk defa o programda çok ünlü olduğu dönemde tanışmıştık. Beraber Gençlik Saatine çıkmıştık. Çok güzel eserler bıraktı. Her ölüm erken ölüm demektir. Bilgelik yanı vardı. Herkeste olmayan bir şey. Çok sıkıntılar çekti, Almanya’ya gitti. Unkapanı’nda karşılaştığımızda. Ona ‘Yöneticiler sesimizi çıkarmamıza izin vermiyor’ demiştim. O da ‘O zaman sana bir firma gerekiyor’ demişti." İNCİ ÇAYIRLI: ÇOK BÜYÜP KAYIP "Çok üzüldüm. Beklemedik, çok ani bir olay. İnsan olarak çok değerli bir kişiydi. Çok büyük bir kayıp. Büyük bir hocayı, iyi bir enstrüman çalan birini kaybettik. Başımız sağ olsun. Nur içinde yatsın. Yaptığı işi önce saygı ve sevgi, sonra da derin bilgisini katıyordu. Büyük üzüntü duydum."
SELDA BAĞCAN: HAYATI ACILARLA GEÇTİ
“Çok üzüntülüyüz, değerli bir ozandı. Birinci kaynaktan türküler dinleyemeyeceğiz artık. Kendisinden 2-3 eser aldım. Çok üzgünüm, nur içinde yatsın. Hayatı acılar içinde geçti. Hasan Saltık onu yeniden var etti, popüler olmasını sağladı. Hak ettiği değeri bulamayan insanlardandı. Bu kadar değerli bir ozan, kalbi kırık olarak gitti."
SABAHAT AKKİRAZ: HER TÜRKÜDE HATIRLAYACAĞIZ "
Hepimizin türküleriyle büyüdüğü, yaşadığı bir büyük usta. En büyük tesellim onun gibi çalan, söyleyen bir değerimiz yoktu. Sonsuza kadar her tele vurulduğunda, türkü söylendiğinde onu hep yaşıyor hissedeceğiz. Onu hep öyle duyacağız, öyle anımsayacağız."
BELKIS AKKALE: TOPLUMUN GÖNLÜNE GİRDİ, UNUTULMAZ "
Sanatçılar eserleriyle toplumun gönülen girmiş ustalar hiçbir zaman unutulmaz. Çok üzgünüm, haberi alınca da konuşmakta güçlük çekiyorum. Neşet Ertaş uzun yıllar halk türkülerine hizmet etti. Gençlik yıllarımda onun ilk kez konserine gitmiştim. Çok üzgünüz. Toplumda çok iz bırakan değerli bir ustayı kaybettik."
Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş, acılarının çok taze olduğunu söyledi.
Babasının Türkiye’ye malolmuş bir sanatçı olduğunu kaydeden Ertaş, ”Bizim babamızda ama Türkiye’nin abisi, babası, kardeşiydi. Cenazesini Kırşehir’e götüreceğiz. Babası Muharrem Ertaş’ın yanına defnedilmeyi istemişti. En kısa zamanda cenazeyi götüreceğiz” dedi.
MUSA EROĞLU: KAZANDIĞI ERDEME ORTAK OLDUK “
Bütün sevenlerine, yakınlarına ve sanatçı arkadaşlarına öncelikle başsağlığı diliyorum. Sanat, Anadolu’nun geçmişi, geleceği ve yönetimi, sanata nasıl bakıldığı… Neşet Ertaş, bunların tam ortasında bir köprü, her iki tarafı da görülüyor. Bu isimlerin sayıları çok az. Aşık Veysel üç tane melodi vurduğu zaman Aşık Veysel diyorsun ama binlerce emek harcıyorsun hiçbir şey anlatılmıyor. Neşet Ertaş gibi 5-10 kişi var. Son fotoğrafa bakmamak lazım, daha önce bu adam neler yaptı, nerede hastalandı? Ondan sonra sahip çıkılıyor. Bütün geçmişini biliyorum, babasını, her şeyini biliyorum. Söylenecek başka laf yok. O bir Neşet Ertaş’tı ve kaybettik. Aynı kuşaktaydık, ayrı bir jenerasyonduk. Ama finalde aynı ülkedeki insanların, aşkların sevgilerin ortak paydasıyız biz. Korunması gerekir. Yarın ötekilere de böyle ahlar-vahlar çekeceğiz. Bu ağıtçı toplum, öldükten sonra hep ağlar. Sağlığında kim bilir neler söylemişlerdir. Yarın da bizlere neler söyleyecek bilmiyorum. Çok yakın bir dostuydum. Aslında geçmişten bugüne ona sahip çıkmadık. Kendi kişisel becerisiyle zorla kazandığı erdeme ortak olduk.
ÜNLÜ OZANIN YAŞAM ÖYKÜSÜ
Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden babası ve kardeşleriyle birlikte sonra köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde geçmiştir. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.". Sanat çalışmaları Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda İstanbul’a gelerek ilk plağını "Neden Garip Garip Ötersin Bülbül" adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara’ya yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ ünvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir Fakat halk büyük destek vermiş ve Neşet Ertaş adeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco tarafından yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür. Neşet Ertaş, kendisine verilen "devlet sanatçısı" unvanını "halkın sanatçısı" olmayı tercih ederim diyerek reddetmişti…
ALBÜMLERİ
- 1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
- 1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
- 1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
- 1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havalarıi>
- 1990 – Gel Gayri Gel
- 1992 – Türküler Yolcu
- 1992 – Gitme Leylam
- 1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
- 1995 – Seçmeler 2
- 1995 – Seçmeler 3
- 1995 – Seher Vakti
- 1995 – Altın Ezgiler 3
- 1996 – Polis Lojmanları
- 1997 – Benim Yurdum
- 1998 – Gönül Yarası
- 1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
- 1999 – Gönül Dağı
- 1999 – Muhur Gözlüm
- 1999 – Zahidem
- 1999 – Neredesin Seni>
- 1999 – Gönül Dağı
Kaynak: Milliyet
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.